Dünya nüfusu artarken tarım toprakları artmıyor aksine erozyon, kirlilik gibi nedenlere bağlı olarak yıldan yıla azalıyor. Artan dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılama noktasında ise topraksız tarım önem kazanıyor.
Toprak yerine torf, perlit, hindistan cevizi atığı (kokopit), kaya yünü, kum, talaş, pomza gibi katı maddelerin kullanımı ve uygun koşulların sağlanmasıyla topraksız tarım yapılıyor. Topraksız tarım toprakların verimsiz olduğu bölgelerde de tarım yapılabilmesine imkan tanırken iklim koşullarına bağlılığı da minimum seviyeye indiriyor. Toprak yerine yetiştirme kültürlerinin kullanılması toprak hastalıkları ve nematod gibi önemli riskleri de devre dışı bırakıyor. Kontrollü koşullarda bitkinin ihtiyacı kadar besin elementi kullanılarak yetiştirilen mahsulün kalitesi yüksek oluyor, ihracat kapısı açılıyor.
Topraksız tarım uygulamaları dünyada 1930’lu yıllarda başlasa da çoğu ülkede 1960 sonrasında ticari olarak yaygınlaşmaya başlamıştır. Türkiye’de ise 1990 sonrası Antalya’da kurulan modern sera sistemleri ile ilk adımlar atılmıştır. Topraksız tarım üretiminde Antalya hala liderliğini korurken Mersin, İzmir, Manisa, Yalova ve Afyon illeri de topraksız tarımın önemli illeri arasına girmiştir.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de topraksız tarım tesislerinde %92 oranında sebze, kalan alanda ise süs bitkisi yetiştirilmektedir. Topraksız tarımla en çok yetiştirilen sebze domates olup onu biber izlemektedir. Son yıllarda çilek ve marul üretiminde de artış görülmüştür.